Bir zamanlar, savaşın, acının, ızdırabın, farklılıkların ya da seçimlerin olmadığı, her şeyin kusursuz bir düzen içinde yaşandığı bir toplumda, genç bir çocuk yaşanıyordu. Bu toplumda her şey o kadar mükemmeldi ki, insanlar ne gerçek mutluluğu ne de gerçek acıları tadabiliyordu. Herkes birbirine benziyor ve her gün aynı rutinlerle yaşamlarını sürdürüyordu. Farklılık veya seçim yapma hakkı yoktu; her şey önceden belirlenmiş ve kurala bağlıydı. Ancak bu kusursuz dengenin içinde, seçilmiş bir çocuk vardı; genç ve meraklı bir delikanlı. Bu genç çocuk, toplumun yaşlı ve bilge bir adamı tarafından seçilir. Yaşlı adam, bu çocuğa gerçek dünyanın, yani savaşların, acıların, sevinçlerin ve zevklerin olduğu dünyanın kapılarını açar. Bu bilgelik dolu adam, çocuğa insanlık tarihinin unutulmuş yönlerini öğretmeye başlar. Bu süreç içinde çocuk, hayatın sadece mutluluktan ibaret olmadığını, acı ve zorlukların da insanı geliştiren ve olgunlaştıran deneyimler olduğunu keşfeder. Çocuk, yavaş yavaş bu gerçekleri öğrendikçe, kendi toplumunun yüzeyindeki mükemmellik perdesinin ardında yatan yalnızlığı ve monotonluğu görmeye başlar. Gerçek duyguları ve insan olmanın getirdiği çeşitliliği anlamaya başladıkça, kendi seçimlerini yapmanın ve farklı olmanın değerini kavrar. Bu öğrenme yolculuğu, onu sadece bilgi sahibi biri yapmakla kalmaz, aynı zamanda kendi kaderini şekillendirme gücüne de kavuşturur. tafdi.info iyi seyirler diler.